Zaman Aşımına Uğrayan Hesap Sorgulama

Zaman Aşımına Uğrayan Hesap Sorgulama 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 62.maddesi göre banka hesaplarında 10 yıl boyunca herhangi bir işlem yapmamış veya talepte bulunmamış kişilerin hesapları zaman aşımına uğramaktadır. Bankalar bu durumda karşılaştıklarında Türkiye Bankalar Birliği aracılığıyla sistem üzerinde duyuru yapmaktadırlar.

Daha sonra kişiler sorgulama yaparak zaman aşımına uğramış hesaplarının bulunup bulunmadığını kontrol ederek gerekli bankaya Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartıyla başvuruda bulunmak zorundadırlar. Başvuruda bulunan vatandaşın daha sonra hesap bilgileri kendisini iletilerek gerekli yönlendirme yapılmaktadır. Yönlendirme sonunda hesap zaman aşımına uğramamışsa hesapta bulunan miktar kendisine ödenir.

Zaman Aşımına Uğrayan Hesap Sorgulama İşlemi Nasıl Yapılır

Türkiye Bankalar Birliği internet sitesi üzerinden yılın belirli aylarında sorgulama ekran butonu açılmaktadır. Gerçek kişiler veya tüzel kişiler Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasıyla ekrandan sorgulama yapması gerekmektedir. Sorgulama sonucunda ilgili kişinin kaydı varsa ilgili en yakın bankanın şubesine kimliğiyle birlikte başvurması gerekmektedir. Banka kimlik tespiti yaptıktan sonra gerekli işlemleri başlatmaktadır. Ortalama olarak unutulan hesap sayısı miktarı 300 bin civarında olmaktadır. Bu hesapların toplam miktarı ise 36 milyon liradır. Bu miktar oldukça yüksek bir Mevla olarak görülmektedir.

Zaman Aşımına Uğrayan Hesaptaki Paranın Akıbeti Nedir?

Bankalarda unutulan bu paralar önceden TMSF’ye bildirim yapılmak suretiyle zaman aşım süresini yani 10 yılı dolduran hesapların içindeki tüm varlıklar TMSF hesabına aktarılacaktır. Artık paranın hükmü devlet eline geçmektedir. Bununla ilgili çeşitli davalar mevcuttur. Parasının peşine geç düşen mal sahibi bankayı dava etmektedir.

Özellikle her yıl haziran aylarında ülke gündemini yoğun şekilde meşgul eden zaman aşımına uğrayan hesap sorununa ülkemizde henüz net şekilde çözüm bulunamamıştır. Anayasanın 35.maddesine aykırı olan zaman aşımı konusunun çözümüne yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bu konu aynı zamanda hem özel hukukun hem de kamu hukukun bir sorunu olarak göze çarpmaktadır.